
Politik Risk Safsatası Mı? Yatırımcılar Dikkat!
Siyaset biliminde bilinen bir kavram olan 'politik risk', finans dünyasında da sıkça karşımıza çıkar. Özellikle yatırım araçlarının fiyatlandırılmasında, bazı profesyoneller ve yatırımcılar bu kavramı manipüle etmeye oldukça meyillidir. Amaçları, yatırım araçlarının değer kaybetmesini sağlayarak, hisse senedi ve tahvilleri daha düşük fiyatlarla satın almaktır. Piyasada bu 'politik risk' argümanına inanacak yatırımcılar (kelaynaklar) bulduklarında, kavramı istedikleri gibi eğip bükmekten çekinmezler. Ancak, ortada 'politik risk'i doğrulayacak somut bir siyasi ortam yokken, bu kavramı zorla ve safsata gerekçelerle gündeme getirmek artık bıktırıcı hale gelmiştir.
Politik Risk Nedir, Ne Değildir?
Gerçek bir politik risk, bir ülkede hükümetin kamuoyu desteğini kaybetmesi, sürekli erken seçim tartışmalarının yaşanması, komşu ülkelerle ciddi çatışma riskinin bulunması veya ülkenin önde gelen devletlerle küresel meselelerde ayrışma yaşaması ve yaptırım tehditleriyle karşı karşıya kalması durumlarında ortaya çıkar. Türkiye ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde 2003'ten itibaren siyasi ve ekonomik istikrarı yakalamış bir ülkedir. Bu istikrar, Türkiye'yi 1,5 trilyon dolar GSYH büyüklüğüne ulaştırmış ve Avrasya'da 'oyun kurucu' rolünü üstlenmesini sağlamıştır. Türkiye, küresel meselelerdeki proaktif yaklaşımı, insani ve girişimci diplomasisi ile 'küresel diplomasi'nin de merkezi haline gelmiştir.
Türkiye'nin Yükselen Gücü ve Diplomasisi
Dünya liderleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile küresel ve bölgesel meselelere yönelik görüş alışverişinde bulunmakta ve çözüm önerilerini istişare etmektedirler. Yükselen gelişmekte olan ekonomilerin liderleri, Cumhurbaşkanımızın cesur, samimi, güçlü ve kararlı adımlarını takdir etmekte ve ülkeleriyle Türkiye arasında stratejik işbirliği alanlarını geliştirmektedirler. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma, güvenlik ve enerji gibi stratejik alanlarda atılan yerli ve milli teknoloji adımları, sadece Türkiye'nin değil, Afrika'dan Orta Doğu'ya, Kafkasya'dan Balkanlar'a kadar geniş bir coğrafyanın kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Türkiye, Birleşmiş Milletler nezdinde 'Sıfır Atık' Projesi gibi hayati öneme sahip projelere öncülük etmekte, Gazze'deki soykırım için dünyayı harekete geçirmekte ve komşularının istikrarı için güçlü inisiyatifler almaktadır. Küresel ulaştırma ve enerji koridorlarında 'Orta Koridor'un önemini artırmakta ve 'Kalkınma Yolu' Projesi gibi adımları hızlandırmaktadır.
Türkiye'ye Yönelik Politik Risk İddiaları Ne Kadar Gerçekçi?
Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği, Türkiye'nin küresel ve bölgesel meselelerdeki etkin rolü ve savunma sanayindeki başarıları dünya medyasında sürekli gündemdeyken, 'politik risk' gibi içi boş argümanlara sığınmak anlamsızdır. Bu tür iddialar, küresel ekonomi-politik aktörler tarafından ciddiye alınmamaktadır. Türkiye'nin bölgesindeki ve dünyadaki rolü her geçen gün artarken, bu türden manipülatif söylemlerin hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Unutulmamalıdır ki, Türkiye artık eski Türkiye değildir. Güçlü ekonomisi, istikrarlı siyasi yapısı ve etkin dış politikasıyla bölgesinde ve dünyada söz sahibi bir ülke konumundadır.
Sonuç olarak, Türkiye'nin istikrarı ve bölgesel gücü ortadayken, 'politik risk' argümanıyla piyasaları manipüle etmeye çalışanların çabaları beyhudedir. Yatırımcılar, bu türden asılsız iddialara itibar etmemeli ve Türkiye'nin potansiyeline güvenmelidir. Türkiye, gelecekte de bölgesinde ve dünyada önemli bir aktör olmaya devam edecektir.