Doç. Dr. Kenan Baş'ın Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'ndeki çalışmaları, Gazze'nin etimolojik kökenlerinden başlayarak günümüzdeki direnişine ışık tutuyor. İbranice'de "güçlü şehir, güçlü kale" anlamına gelen Gazze, bugün insanlığın sınavından geçtiği, Mescidi Aksa mücahitlerinin kan gölünde direndiği bir şehir. Peki, Gazze'yi bu kadar güçlü kılan ne?
Gazze'nin Direniş Ruhu
Gazze, insana yapılabilecek her türlü insanlık dışı muamelenin yaşandığı, ancak direnişin de son nefesini soluduğu bir merkez. Her gün ekranlara yansıyan acı haberlere rağmen, Gazzeliler "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyerek umutlarını koruyor. Bu büyük dramın aktörlerinden biri olan İran'ın rolü ise tartışmalı. Hamas'ın önde gelen liderlerinden İsmail Haniye'nin Tahran'da suikaste uğraması, İran'ın arka kapı siyasetinin sorgulanmasına neden oluyor.
İlgisiz Müslüman toplumlarının aksine, İslam'dan bihaber milyonlarca insan Gazzelileri anlıyor ve Filistin için mücadele ediyor. Gazze'de hayatta kalanlar, İsrail'in zulmüne karşı psikolojik sağlamlıklarını koruyarak dünyaya örnek oluyor. Şehitler bile, Gazze'de tek bir çocuk hayatta kaldığı sürece İsrail'in tam olarak hakim olamayacağı cesaretini aşılıyor.
Kim Daha Güçlü?
Gazze, ismine yakışır şekilde güçlü bir şehir, güçlü bir kale olarak direniyor. Yahya Sinvar gibi liderler, bu direnişin sembolü haline gelmiş durumda. Peki, o zaman kim daha güçlü? Bu soruyu önce kendimize, sonra da tüm insanlığa sormalıyız. Gazze'deki direniş, sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın vicdanını harekete geçirmeli.
- İman Gücü: Gazzelilerin sarsılmaz inancı, direnişlerinin temelini oluşturuyor.
- Umut: Yokluk ve imkansızlığa rağmen umutlarını kaybetmiyorlar.
- Dayanışma: Dünyanın dört bir yanından destek görüyorlar.
Gazze'deki olaylar, insanlığın bir sınavı niteliğinde. Bu sınavda başarılı olmak için, Gazze'nin direniş ruhunu anlamalı, onlara destek olmalı ve adaletin sağlanması için çaba göstermeliyiz. Unutmayalım ki, Gazze'de yeşeren iman, tüm dünyaya umut ışığı olabilir.