
Ertuğrul Özkök'ten Şok İtiraf: 12 Genel Yayın Yönetmeni Aynı Sokaktan!
Eski Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, son yazısıyla medya dünyasında bomba etkisi yarattı. Özkök, bugünün "yeni" olarak lanse edilen birçok gazeteci ve köşe yazarının, aslında "Eski Türkiye" diye eleştirilen dönemde Ankara'nın Konur Sokak'ındaki üç apartman dairesinden yetiştiğini iddia etti. Bu çarpıcı tespit, medya kulislerinde büyük yankı uyandırdı.
Konur Sokak'ın Sırrı Ne?
Ertuğrul Özkök yazısında, Konur Sokak 24 ve 27 numaradaki apartman dairelerinden tam 12 genel yayın yönetmeni çıktığını belirtiyor. Bu durum, Ankara'nın o dönemdeki gazetecilik ortamının ne kadar canlı ve etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Özkök'ün yazısındaki satırlar şöyle:
Şimdi geriye bakıyorum da… Meğer, bugün kendine hâlâ “yeni” diyebilenlerin, “Eski Türkiye” diye yerden yere vurdukları o gazeteciler, köşe yazarları Ankara’nın bir sokağında, yarı çapı 30 metre bir coğrafyadan çıkmış.
Bu durum akıllara şu soruları getiriyor: Konur Sokak'ı bu kadar önemli kılan neydi? O dönemde bu apartmanlarda yaşayan gazeteciler arasında nasıl bir etkileşim vardı? Bu soruların cevapları, Türk medyasının geçmişine ışık tutacak nitelikte.
Medya Dünyasında Şaşkınlık Yarattı
Özkök'ün bu itirafı, medya dünyasında şaşkınlıkla karşılandı. Birçok gazeteci ve yorumcu, bu konuyu sosyal medya ve diğer platformlarda tartışmaya başladı. Bazıları, bu durumun Türkiye'deki medya elitlerinin nasıl oluştuğuna dair önemli bir ipucu olduğunu savunurken, bazıları ise bunun sadece bir tesadüf olduğunu düşünüyor.
Özkök'ün yazısında bahsettiği Konur Sokak, Ankara'nın merkezi bir bölgesinde yer alıyor. O dönemde birçok gazeteci ve yazarın bu bölgede yaşadığı biliniyor. Ancak, aynı sokaktaki üç apartman dairesinden bu kadar çok genel yayın yönetmeni çıkması, gerçekten de dikkat çekici bir durum.
Türk Medyası İçin Ne Anlama Geliyor?
Ertuğrul Özkök'ün bu açıklaması, Türk medyasının geçmişi ve bugünü hakkında önemli bir tartışma başlatabilir. Medya elitlerinin nasıl oluştuğu, gazetecilerin hangi ortamlarda yetiştiği ve "Eski Türkiye" ile "Yeni Türkiye" arasındaki ilişkiler gibi konular, bu tartışmanın merkezinde yer alabilir. Bu durum, medya sektöründe daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanmasına katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, Ertuğrul Özkök'ün Konur Sokak itirafı, Türk medyasının geçmişine dair ilginç bir pencere açıyor. Bu durum, medya dünyasında önemli bir tartışma başlatırken, aynı zamanda gelecekteki gazetecilik anlayışının nasıl şekillenmesi gerektiği konusunda da önemli ipuçları sunuyor.