Son günlerde yaşanan bir olay, tarihimize ve ecdadımıza bakış açımızı sorgulamamıza neden oldu. Sırbistan'da bir basketbol maçında açılan bir pankart, Sultan 1. Murad Han'ı hatırlattı. Peki, biz ecdadımızı ne kadar tanıyoruz ve onlara ne kadar değer veriyoruz? İşte bu sorunun cevabı, geleceğimiz için hayati önem taşıyor.

Ecdadımızı Tanıyor Muyuz?

Sultan 1. Murad Han, Osmanlı Devleti'nin 3. padişahı olarak birçok başarıya imza atmış ve devletin topraklarını genişletmiştir. Ancak günümüzde kaç kişi onu ve yaptıklarını biliyor? Ne yazık ki, ecdadımızı unutturmaya yönelik sistemli bir çalışma var. Özellikle 1923'ten sonra tarihimize farklı bir gözle bakmaya başladık. Peki, bu durumun sonuçları nelerdir?

• Tarih şuurumuzu kaybettik.
• Çocuklarımıza ecdadımızı tanıtamadık.
• Değerlerimizden uzaklaştık.

Bu olumsuz tabloyu değiştirmek için neler yapmalıyız? Öncelikle, tarihimizi doğru kaynaklardan öğrenmeli ve çocuklarımıza öğretmeliyiz. Ayrıca, ecdadımızın mirasına sahip çıkmalı ve onları gelecek nesillere aktarmalıyız.

Düşmanlar Unutmuyor!

Biz ecdadımızı unutsak da düşmanlarımız unutmuyor! Sırplar, Belgrad'ta oynanan bir basketbol maçında, Sultan 1. Murad Han'ın Kosova Savaşı'ndan sonra bir Sırp askeri tarafından öldürülmesini resmeden bir pankart açtı. Bu olay, Osmanlı'ya ve Türk tarihine olan bakış açılarını bir kez daha gözler önüne serdi. Yazar Ahmet Sandal'ın da belirttiği gibi, "Biz Avrupalılara, Haçlılara 'cici' görünsek de onlar Bizi 'cici' görmüyorlar."

Bu durum, bize bir gerçeği hatırlatıyor: Tarihimizi bilmek ve ona sahip çıkmak, sadece bizim için değil, aynı zamanda dış dünyadaki algımızı da şekillendiriyor. Eğer biz kendi tarihimize değer vermezsek, başkaları da bize değer vermeyecektir.

Tarih Şuuru Neden Önemli?

Tarih şuuru, bir milletin kimliğini ve geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Tarihini bilen bir millet, geçmişinden ders çıkarır, geleceğine daha sağlam adımlarla yürür ve dış dünyaya karşı daha güçlü bir duruş sergiler. Ancak tarih şuurunu kaybeden bir millet, köklerinden kopar, kimliğini yitirir ve dış güçlerin oyuncağı haline gelir.

Leh Kralı Jan Sobieski örneğinde olduğu gibi, düşmanlarımız tarihlerini canlı tutarak bize karşı bir üstünlük kurmaya çalışıyorlar. Biz de aynı şekilde, tarihimizi öğrenerek ve öğreterek onlara karşı bir denge oluşturmalıyız.

Unutmayalım ki, "Sen Ecdadını unutsan da düşmanların unutmuyor!" Bu söz, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Geçmişimize sahip çıkarak, geleceğimizi inşa etmeliyiz.