
28 Şubat'ın Karanlık Yüzü: Zulüm Devri Sona mı Eriyor?
Türkiye'nin yakın tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat süreci, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Halil Kemal Gürüz ve bazı cuntacı askerlerin yeniden yargılanmasıyla yeniden gündeme geldi. Başörtüsü yasağı ve katsayı zulmü gibi uygulamalarla binlerce öğrencinin eğitim hakkını gasp edenlerin yargılanması, mağdurlar için bir umut ışığı oldu.
28 Şubat'ın Karanlık Mirası
28 Şubat, Türkiye'de demokrasiye vurulan en büyük darbelerden biri olarak tarihe geçti. Milli iradeye rağmen yapılan müdahaleler, toplumun her kesiminde derin yaralar açtı. Özellikle eğitim alanında yaşananlar, gelecek nesillerin hayatlarını derinden etkiledi. Başörtüsü yasağı, sadece bir kıyafet meselesi olmanın ötesinde, öğrencilerin eğitim alma özgürlüğünü kısıtlayan bir zulme dönüştü.
Katsayı zulmü ise imam hatip liseleri ve meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin üniversiteye girişlerini zorlaştıran bir uygulamaydı. Bu uygulama, öğrencilerin hayallerini çalmakla kalmayıp, toplumda ayrımcılığa ve kutuplaşmaya da zemin hazırladı. Binlerce öğrenci, sırf inançları ve tercihleri nedeniyle eğitim hayatlarından dışlandı.
- Başörtüsü yasağı ile üniversite kapılarından geri çevrilen öğrenciler
- Katsayı zulmü ile hayallerine veda eden gençler
- Eğitim hakkı gasp edilen binlerce mağdur
Yeniden Yargılama Süreci
28 Şubat davası, yıllar sonra yeniden açıldı. Halil Kemal Gürüz ve bazı cuntacı askerler, o dönemde yaptıkları icraatların hesabını vermek üzere hakim karşısına çıktı. Yeniden yargılama süreci, mağdurlar ve kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor. Adaletin yerini bulması, geçmişte yaşanan acıların bir nebze olsun dinmesine yardımcı olacaktır.
Davanın seyrini etkileyen en önemli faktörlerden biri, mağdurların yaşadıklarını tüm çıplaklığıyla anlatması oldu. Öğrencilerin yaşadığı zorluklar, baskılar ve ayrımcılıklar, mahkeme heyetini derinden etkiledi. Tanıkların ifadeleri, 28 Şubat'ın karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Adalet Yerini Bulacak mı?
28 Şubat davasının yeniden görülmesi, Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin güçlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Geçmişte yaşanan haksızlıkların ve hukuksuzlukların hesabının sorulması, gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçecektir. Adaletin yerini bulması, toplumda güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayacaktır.
28 Şubat'ın mağdurları, adaletin tecelli etmesini ve sorumluların cezalandırılmasını bekliyor. Yıllar süren mücadelenin ardından gelen bu yeniden yargılama süreci, mağdurlar için bir umut ışığı oldu. Adaletin yerini bulması, sadece mağdurların değil, tüm toplumun vicdanını rahatlatacaktır.
28 Şubat davasında verilecek karar, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti olma yolunda önemli bir adım olacaktır. Adaletin tecelli etmesi, geçmişte yaşanan acıların bir nebze olsun dinmesine ve geleceğe umutla bakmamıza yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, adalet olmadan huzur olmaz.